Güç Gösterisinde Etkili Bir Savunma Stratejisi: A2/AD Doktrini
Güvenlik algısındaki hızlı ve sürekli değişimlerle birlikte, savunma teknolojileri artık her görev için ayrı bir platform yaklaşımından vazgeçerek, tek bir platformun çoklu işlevleri yerine getirebilmesine odaklanmıştır. Ülkemiz, insansız sistemlerdeki başarısı sayesinde yetkin platformlarıyla çeşitli ve sofistike görevleri yerine getirebilir. Bu yaklaşım, savunma bütçesinin daha etkili bir şekilde kullanılmasına, lojistik yükün azaltılmasına ve daha hızlı tepki verilmesine olanak sağlayabilir. Ayrıca, çoklu işlevli platformlar, savunma bütçesi için daha sürdürülebilir bir çözüm olarak da görülebilir.
Erişimi Engelleme Stratejisi
Erişimi Engelleme - Bölgeden Men Etme (Anti-Access/Area Denial | A2/AD) doktrini; belirli bir alanda dışlama bölgesi oluşturarak rakibin bu bölgeye girmesini veya faaliyet göstermesini zorlaştırmayı veya imkânsız hale getirmeyi amaçlar. Bu strateji, rakibin güç gösterme veya başarılı bir saldırı operasyonu gerçekleştirme yeteneğini engellemeyi veya geciktirmeyi hedefleyerek savunan ülkeye taktiksel bir avantaj sağlamayı amaçlar. Modern savaş stratejileri arasında, harp teknolojilerindeki gelişmelerin de etkisiyle, giderek daha fazla dikkat çeken bir yaklaşım haline gelmektedir. Bu doktrin, ülkelerin kendi topraklarını ve sınırlarını korumak için ileri teknoloji silahlar kullanarak hasmın bölgeye girişini veya operasyon yapmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Bir diğer anlatımla, hasmı savunma hattının gerisinde tutarak ülkenin savunma pozisyonunu güçlendirmektir.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, gelişen teknoloji ve üretim imkanları, A2/AD kavramının kapsamını ve kullanım alanlarını genişletti. Radar teknolojisi icat edildikten sonra, kara, deniz ve hava alanlarında yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Daha sonra, radar teknolojisiyle birlikte kullanılan gemi karşıtı füzeler, hasmın deniz yoluyla saldırısını veya kara topraklarına yaklaşmasını engelleyen önemli bir silah haline geldi. Uçak gemileri, hasmı uçaklarının havaalanlarına yaklaşmasını önlemek için kullanılırken, denizaltılar alan taraması ve denetlemesine yardımcı oldu. Karadan havaya kullanılan füzeler, seyir füzeleri ve son olarak geliştirilen çeşitli elektronik harp yöntemleri ise alan engelleme kavramının en son ve teknolojik örnekleri arasında yer almaktadır.
Soğuk Savaş döneminde, ABD ve Sovyetler Birliği, kendi toprakları ve müttefik ülkelerde hasmı hava ve deniz unsurlarının yaklaşmasını veya sızmasını engellemek için radarlar ve füze sistemleri kullanmıştır. Bu amaçla, denizaltı mayınları, çelik ağlar ve benzeri engeller de kullanılmıştır.
Strateji esasen hasmın erişimini engellemek için askeri cihazlar, silahlar ve savunma sistemlerini kullanarak belirli bir alanda etkin bir savunma oluşturmayı amaçlar. Bu stratejinin ana hedefi, hasmın bölgesel güç dengesini değiştirebilecek faaliyetlerde bulunmasını veya ulusal güvenliğe yönelik tehditler oluşturmasını önlemektir. A2/AD stratejisi, özellikle son yıllarda Çin, Rusya ve İran gibi ülkeler tarafından kullanılmaktadır.
A2/AD Konseptinin Zorlukları ve Savunma Platformlarının Rolü
A2/AD doktrini, birçok farklı silah sistemi kullanılarak uygulanabilir. Bu silahlar arasında uzun menzilli füzeler, anti-gemi füzeleri, denizaltılar, deniz mayınları, havadan fırlatılan seyir füzeleri, hava savunma sistemleri ve diğer ileri teknoloji silahlar yer almaktadır. Bu silahlar, hasmın bölgeye girişini veya operasyon yapmasını önlemek için kullanılmaktadır. A2/AD konsepti, giderek daha fazla hassasiyet, hız ve hareketliliğe odaklanma ile karakterize edilen modern savaş bağlamında özellikle önemlidir. Bir hasmın belirli bir alana erişimini engelleme yeteneği, operasyonel seçeneklerini önemli ölçüde sınırlayabilir ve saldırı operasyonlarını yürütme yeteneklerini kısıtlayabilir. Modern savaş bağlamında, A2/AD konsepti özellikle önemlidir, çünkü bu konsept, giderek daha fazla hassasiyet, hız ve hareketliliğe odaklanan bir savaş alanında kullanılmaktadır. Bu konsept, bir düşmanın belirli bir alana erişimini engelleme yeteneğini ifade eder. Bu engelleme, düşmanın operasyonel seçeneklerini önemli ölçüde sınırlayabilir ve saldırı operasyonlarını yürütme yeteneklerini kısıtlayabilir. Bu nedenle, A2/AD konsepti, modern savaş stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır.
A2/AD konseptinin temel zorluklarından biri, ileri askeri teknoloji ve altyapıya yapılacak büyük yatırımlardır. Bu yatırımlar maliyetlidir ve bazı ülkeler harcamaları karşılamakta zorlanabilirler. Bunun yanı sıra, ileri askeri teknolojinin konuşlandırılması, komşu ülkeler tarafından bir tehdit olarak algılanabilir ve bölgesel güvenlik dinamiklerinde istikrarsızlık yaratabilir.
Denizaltı harbi olarak da bilinen kayıtsız şartsız denizaltı harbi, savaş ilanı olmadan veya uyarı vermeden denizaltıların düşman gemilerine saldırması ve zaiyata neden olmasıdır1. Bu stratejik araç tarihte sıkça kullanılmıştır. Denizaltılar, modern çağda A2/AD doktrini ile uyumlu bir şekilde kullanılabilmekte ve düşman gemilerine yakın mesafede operasyon yaparak sonar sistemleri ile hedef tespiti yapabilmekte, seyir füzeleri veya torpidolar gibi silah sistemleri kullanarak düşman gemilerini etkisiz hale getirebilmektedir.
Denizaltıların A2/AD doktrini ile birleşmesi, düşmanın denizdeki ilerlemesini önemli ölçüde engelleyebilir ve güçlü donanımlarını etkisiz hale getirebilir. Ayrıca, denizaltılar sürpriz bir saldırı yönü sunarak düşmanın tahmin edemeyeceği bir element oluşturabilirler. Bu stratejik kombinasyon, savunma stratejilerinin güçlendirilmesine ve düşmanın ilerlemesinin önlenmesine yardımcı olabilir.
Gelişmiş askeri teknolojiye yatırım yapmanın maliyetli olduğu ve bazı ülkelerin buna erişimde zorlanabileceği gerçeğine rağmen, A2/AD konsepti modern askeri stratejinin temel bir parçasıdır. Bu stratejinin başarısı, bir ülkenin savunma ve saldırı yeteneklerini dengeli bir şekilde sürdürürken istikrarlı ve güvenli bir bölgesel güvenlik ortamı oluşturma yeteneğine bağlıdır. A2/AD konsepti, bir düşmanın belirli bir bölgeye girişini engelleme kabiliyetini sağlayarak, gelecekteki çatışmaların sonuçlarını önemli ölçüde şekillendirebilir.
Doktrinin Uygulanması: İnsansız Sistem Yaklaşımı
Son yıllarda, A2/AD stratejisi olarak bilinen yaklaşım, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin Çin ve Batı Pasifik'teki faaliyetlerine karşı alınan önlemler ve Rusya Federasyonu'nun 2000'li yıllardan itibaren Doğu Avrupa, Karadeniz ve Baltık bölgesindeki faaliyetleri ile gündeme gelmektedir.
Çin, uzun yıllardır A2/AD cihazlarına yatırım yaparak ABD’nin Batı Pasifik’teki faaliyetlerini engellemeye çalışmaktadır. Asya-Pasifik deniz bölgesinde ABD'nin etkinliğini azaltmak için gemi inşası, gemi savarlar, denizaltılar, gemi savar füzeler ve hava savunma sistemleri gibi sistemlere yatırım yapmışlardır. Çin, bu stratejileri desteklemek için ana karadan uzak sahip olduğu, hak iddia ettiği ve suni olarak oluşturduğu adalara üsler kurarak iki ayrı çember oluşturmak istemektedir. Bu çemberlerin önüne ve arkasına ABD’nin geçmesini engelleyerek denizden ana karaya yapılabilecek istihbarat çalışmalarını da engellemek istemektedir. Ayrıca, Çin, denizlerden gelebilecek ani bir saldırıya karşı anakarayı savunmaya almaktadır. Bu strateji, ABD ve müttefikleri tarafından benimsenmiş ve Batı Pasifik’te özellikle Japonya ve Avustralya da benzer silahlara yatırım yapmaktadır. Çin'in bu bölgede A2/AD stratejisiyle ABD ve müttefiklerinin giremeyeceği yasaklı bir alan/bölge oluşturarak bölgesel bir güç olmak istediği düşünülmektedir. Bu stratejinin etkisi ve başarısı, Batı kaynaklı analizlerde sık sık tartışılmaktadır.
Bu strateji, hasımların belirli alanlara erişimini engellemek için radar, füze sistemleri, mayınlar, engeller ve benzeri araçları kullanmayı içermektedir. Amacı, bir düşmanın savunmasız olduğu alanlara hızla ilerlemesini veya operasyon yapmasını engellemek ve sahip olduğu avantajı azaltmaktır. Bu stratejinin kullanımı, modern askeri stratejinin bir parçası olmaya devam etmektedir ve dünya çapında birçok ülke tarafından benimsenmektedir. Geliştirmeler devam etse de insansız teknoloji gelecekteki çatışmalarda stratejik ve taktik vaatler sunuyor. Hava saldırılarından önce hasmın hava savunmasını bastırmakla uğraşan uçakların rolüne benzer şekilde, "atfedilebilir" İnsansız Deniz Araçları (İDA), A2/AD tehdidine karşı koymada ve alanı “temizlemede” önemli bir rol oynayabilir. Bununla birlikte katmanlı bir savunma yaklaşımında; su altı insansız sistemlerinden başlayan sürü stratejileri, satıhtaki farklı görev yeteneklerine sahip İDA/SİDA’larla, havada İHA/SİHA destekli, tamamen birbiriyle iletişim halinde ve konuşabilen ağa dayalı doktrine yetkin bir usul benimsenebilir. Ülkemizin insansız sistemlerde bir dünya markası olmasının sahada da kanıtlanmasından sonra, burada yetkin platformlarımızın kullanımı konusunda bir çekince olmadığın söylenebilir. NATO tatbikatında büyük bir başarı gösteren Sefine Tersanesi-Aselsan iş birliğiyle üretilen MARLIN, Yonca-Onuk Tersanesi ve Havelsan iş birliğinde geliştirilen Sancar, ARES Tersanesi ve Meteksan Savunma iş birliği ile geliştirilen ULAQ özellikle son dönemde başarısı kanıtlanan milli SİDA’larımız. Güncel ihtiyaca yönelik yaklaşımda, BAYKAR TB2, TUSAŞ ANKA gibi SİHA’lar ve TUSAŞ GÖKTÜRK-2, TÜBİTAK RASAT uydularla desteklenen katmanlı bir savunma doktrini, “Mavi Vatan” başta olmak üzere yurt güvenliğinde etkin bir güç çarpanı olacaktır. Bunun yanında mevcut güvenlik algısındaki “Hibrit” etkinin de unutulmaması gerekli. İnsansız sistemlerin kullanımının yanında, konvansiyonel harp platformları da sürece dahil edilmelidir. Özellikle SİDA’ların ve SİHA’ların kullanımının etkinliğinin arttırılması için TCG Anadolu gibi havuzlu çıkartma gemileri, bir “Ana Gemi” ve ileri karakol olarak kullanılabilir. Bu büyük platformların sağlayacağı lojistik, C4ISR ve ateş gücü desteği, katmanlı savunma boyutunda fark yaratacaktır.
Ek olarak, günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte A2/AD kavramları daha sofistike bir hale gelmiştir. Örneğin, elektronik savaş sistemleri, uzun menzilli füze savunma sistemleri ve insansız hava araçları (İHA) gibi teknolojiler, hasmın hareket alanını kısıtlamak için kullanılmaktadır. Bu teknolojiler, hasmın hava savunma sistemlerini, istihbarat faaliyetlerini ve lojistik ağlarını hedef alarak, hasmın hareketlerini kısıtlamada etkili olmaktadır. Bu doktrin, özellikle deniz aşırı bölgelerdeki ülkeler için önemlidir. Bu ülkeler, kendi topraklarını korumak için geniş kapsamlı deniz ve hava savunma sistemleri oluşturabilirler. A2/AD'ye karşı koymanın anahtarı "ok değil okçu"yu vurmak olacaktır. İDA'lar keşif yaparak ve otonom saldırı yeteneklerini kullanarak yardımcı olabilir veya karıştırma veya aldatma yoluyla rakiplerin komuta, kontrol, bilgisayar, iletişim, istihbarat, gözetleme ve keşif (C4ISR) sistemlerini etkisiz hale getirmek için elektronik harp taktiklerini kullanabilirler.
Ancak, A2/AD doktrini birçok avantajının yanı sıra bazı dezavantajları da beraberinde getirir. Bu doktrinin uygulanması, ileri teknoloji silahlarının ve altyapısının geliştirilmesi gerektiği için yüksek maliyetler gerektirir. Ayrıca, bu doktrinin diğer ülkeler tarafından bir tehdit olarak algılanması ve bölgesel istikrarı tehlikeye atması gibi endişeleri vardır. Eleştirmenler, A2/AD doktrininin yeni bir silahlanma yarışına neden olabileceği ve bölgesel güvenliği tehdit edebileceği konusunda uyarıda bulunuyorlar. Bu nedenle, A2/AD doktrini, ülkeler arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyebilir ve bölgesel istikrarı tehlikeye atabilir. Sonuç olarak, A2/AD doktrini, birçok avantajının yanı sıra bazı dezavantajlarının da olduğu stratejik bir yaklaşımdır. Ülkelerin kendi topraklarını ve sınırlarını korumak için kullanabilecekleri önemli bir seçenektir. Sonuç olarak bu doktrinin uygulanması dikkatli bir şekilde yapılmalı ve uluslararası ilişkilerin ve bölgesel istikrarın korunmasına özen gösterilmelidir.
Kaynak
Holwitt, Joel I. "Execute Against Japan", Ph.D. dissertation, Ohio State University, 2005
https://www.rand.org/pubs/research_reports/RR1820.html
https://www.jwc.nato.int/images/stories/threeswords/A2AD_2018.pdf
Görüntü 001: https://russianmilitaryanalysis.wordpress.com/2020/01/29/russian-maritime-a2-ad-strengths-and-weaknesses/
Görüntü 002: https://www.asianmilitaryreview.com/2023/03/chinas-stealthy-area-denial/